Amay Mehta, Mumbai'da yaşayan genç bir mimar. Hayatını kariyerine adarken, kız arkadaşı Zara'yla da ilişkisini dengelemeye çalışıyor. Ama annesinin ani vefatı her şeyi alt üst ediyor. Cenaze için memleketine dönerken, yıllardır mesafeli olduğu babası Shiv Mehta ile yüzleşmek zorunda kalır. Cenaze sonrası, Shiv'in Amerika'ya gitme planları iki gün ertelenir ve baba-oğul, Amay’ın dağınık dairesinde birlikte vakit geçirmek zorunda kalır.
Bu zorunlu birliktelik, yıllardır biriken gerilimleri açığa çıkarır. Shiv’in geleneksel bakış açıları, Amay’ın modern ve bağımsız yaşam tarzıyla sürekli çatışır. Özellikle Shiv’in Amay’ın meslek seçimlerine olan eleştirileri, ikisi arasındaki gerginliği iyice artırır. Bir akşam içki içerken başlayan sohbet, Shiv’in Amay’ın mimarlık kariyerini küçümsemesiyle hararetli bir tartışmaya dönüşür. Bu tartışma, Amay’ın yıllarca babasının onayını alamamış olma duygusunu ve Shiv’in eşini kaybettikten sonra yaşadığı yalnızlığı ortaya çıkarır. Bir akşam yemeğinde Zara’nın da katıldığı sohbette, Shiv sürekli hesabı ödemek isteyince, Amay buna karşı çıkar ve sonuçta Shiv öfkeyle restoranı terk eder. Dönüş yolunda, Shiv’in dikkatsizce el frenini çekmesi neredeyse bir kazaya yol açar. Bu olay, baba-oğul arasındaki gerilimi zirveye taşır.
Shiv, Amay’ı ailesine karşı duyarsız olmakla suçlarken, Amay da babasının sürekli eleştirilerinden bıktığını dile getirir. Ertesi gün, Shiv, sokakta eşine benzeyen bir kadını görüp onu takip ederken bir kaza geçirir ve hastaneye kaldırılır. Bu, Amay’ın babasına karşı hissettiklerini ve sorumluluklarını yeniden gözden geçirmesine yol açar. Amay, iş yerinde cesaretini toplayarak kendi projelerini sunar ve sonunda onay alır. Babasıyla vedalaşmak için memleketine döndüğünde, Shiv’e teşekkür eder ve onun öğütlerinin hayatında ne kadar değerli olduğunu fark eder. Shiv’in Amerika’ya gitmesinin ardından, Amay dairesine döner ve babasının yokluğunda evin düzeninin değiştiğini hisseder; bu da aralarındaki ilişkinin dönüşümünü simgeler.